Cumartesi, Mart 23

Her şey yolundaymış gibi davranmak, hiçbir sorun yokmuş gibi, dünyanın en güzel şeyleri benim başıma geliyormuş gibi davranmak. Ah rol yapmak, ah oyunlar oynamak. Saçma sapan zamanlarda gözlerinin dolması ama hep suçu atacak bir şeyler bulmak. 

Çarşamba, Aralık 26

Galiba en sevdiğim şey de kendi kendime konuşmak. Tamam o zaman istediğimizi yazabiliyoruz galiba nasıl olsa kimse okumuyor. Bu aralar yalnızlıktan mıdır nedir kafayı yedim. Tam geçti dediğimde geçmişin ağır hüznü üstüme üstüme gelmeye başladı. Aklıma buraya yazdığım ve sonra sildiğim o malum yazı geldi. Sahi neden silmişim ben onu? Yazdığım şeyi hala dün gibi hatırlasam da bir daha öyle tasvir etmem imkansız. Tasvir de etmek istemiyorum gerçi. Yazının "Ölecek miyim?" diye başladığını hatırlıyorum. Zaten gerisi de mühim değil gibi. Ölecek miyim diye soran şahıs gerçekten öldü merak eden varsa. (TABİİ Kİ YOK)
Her neyse. Eskisi gibi yazdığım söylenemez, hatta yazdığım bile söylenemez. Yazmıyorum çünkü, yazamıyorum. Yazmak için illa tekrardan bir şeyler mi yaşamak lazım? Eğer artık yazamıyorsam gerçekten mutlu muyum? Mutlu olduğumu düşünmüyorum çünkü mutlu olacak pek bir şey yok şu sıra her şey aynı gibi. Bazı şeyleri hala aşmaya çalışmakla meşgulüm ama bunu yapmak sanıldığı kadar kolay değil. Yine de ilerleme var gibi en azından eğlenebiliyorum artık galiba. "Donuk yeşil gözler" çözülmüş gibi görünüyor. Uzun süre hayatıma devam ettiğim için kendimi suçlasam da bu hastalıklı düşünceden tabii ki kurtuldum. Bunun benim suçum olmadığını çözmek biraz uzun sürse de yine de suçlayacak bir şeyler aramıyor değilim. Bu neyin adaleti bilmiyorum, resmen saçmalık. Her neyse özledim yine de ve sonsuz özlem olduğu sürece galiba bu hep var olacak. SUS BE!
İnsanlar oturmuş Tanrı'dan ve mucizelerden bahsediyorlar. Arkadaşlar Tanrı öldü! En azından benim Tanrı'm öldü ve ölüler geri dönmüyor maalesef bununla uzun zamandır yüzleşiyorum. Ölüler geri dönmediğine göre kimse beni bu ateşin içine sürükleyemez. Ölü bir şeye inanabilir miyiz? Belki. Bir insan bir insanın Tanrısı olamaz mı? Olabilir. Tanrı sizin için nedir? Benim için tanımlayamayacağım bir şeydir. Ve ben bir insanı Tanrılaştırdığımda onu kaybettim. Tanrıma aylarca dua ettim ama tek bir işaret bile alamadım. Evet ölüm yaşamın bir parçası olabilir ama senin her şeyin olan biri bu parçaya dahil olduğunda her şey o kadar karmaşıklaşıyor ki. Konuştum, Tanrı'm beni duymadı. Bağırdım, duymadı. Parçalandım, toparlamadı. Bin bir türlü düşünceyle beni yalnız bırakıp gitti. Tanrı benim için yeri göğü yaratan o sizin inandığınız devasa şey değildir. Tanrı benim için histir ve hisler öldüğünde Tanrı da buralardan çekti gitti.

Pazar, Eylül 4

Bazen

Bazen her şey çok karışık,

Ve zor,

Ve gri,

Ve yavaş,

Ve bazen her şey çok "sen".

Pazartesi, Kasım 30

Kurmaca Gerçek

Durdun durdun.
Ve sonra konuştun.
"Gitmem gerek..."
Üç noktayla beni yalnız bıraktın. Cümlenin devamını aradık birlikte. Üç nokta "ben hep bitmemiş cümlelerle vakit geçirdim, bilmiyorum." dedi. "Hep cümlelerinin devamı gelmeyenlerle vakit geçirdim, bilmiyorum." dedim ona. İkimizde baktık birbirimize. Anladık birbirimizi. Cümleleri asla tamamlayamayacaktık. O bir noktalama işaretiydi ama aynıydık işte. Hep aradık cümlelerin devamını. Ben onu gördüm, o da beni gördü. Düzen buydu. O cümlenin sonuna konulur ve bırakılırdı. Ben de öyle.
Farkımız neydi ki birbirimizden?

auen.